Geçtiğimiz günlerde medyada bir haber yer aldı. Çin'in, artık kontrol edilemeyen Tiangong-1 uzay istasyonu, yakında Dünya'ya düşecekmiş. Uzayda başı boş ilerleyen Tiangong-1'in, nereye düşeceği ise tam olarak bilinmiyormuş. Ama bazı medya organları Türkiyeye düşebilir diye yazmış. Şimdi bunu okuyunca hepiniz başınızı monitörden çevirip, şöyle gökyüzüne doğru baktınız. Piyango çekilişinde herkes bekler ya, Talih kuşu kime konacak diye bu uydu size konmasın. "Allah korusun... Tövbe tövbe, o ne biçim söz" dediğinizi duyar gibiyim. Ama bu gerçek... Düşünün eve gelmişsiniz. Derslerinizi veya ev işlerinizi yapıyorsunuz. Aniden bir gümbürtü kopuyor. Tabii çığlıklar, bağırışlar... "Ne oldu? Trafik kazası mı? Birinin evine kamyon mu girdi?" gibi sorular kafanızda parlarken, sizde dışarı çıkıyorsunuz. Evinizin ilerisindeki parkta kocaman bir kütle. Cayır cayır yanıyor. Mahsus park dedim. Bir avm'ye, pazar yerinede düşürebilirdim. O zaman neler olurdu. Haya
Kimi zaman güldüren, kimi zaman hüzünlendiren, satırlar arasında dolaşmaya hazır mısınız ?